Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), bireyin istemediği halde aklına gelen, tekrarlayan ve rahatsızlık veren düşünceler (obsesyonlar) ile bu düşüncelerin yarattığı kaygıyı azaltmak için yapılan yineleyici davranışlar (kompulsiyonlar) ile karakterize bir ruhsal bozukluktur. OKB, yalnızca temizlik veya düzen takıntısı ile sınırlı değildir; birçok farklı alanda kendini gösterebilir ve kişinin günlük yaşamını ciddi biçimde etkileyebilir.

Obsesyonlar genellikle mantıksız olduğunu bilinse bile zihinden uzaklaştırılamayan düşüncelerdir. Örneğin mikrop kapma korkusu, birine zarar vereceğini düşünme, dini ya da ahlaki takıntılar sık görülen obsesyon türleridir. Bu düşünceler, kişide yoğun kaygı yaratır. Kompulsiyonlar ise bu kaygıyı azaltmak için yapılan davranışlardır. El yıkama, eşyaları belirli bir düzene koyma, sayma ya da kontrol etme gibi eylemler bu gruba girer.

Bu bozukluğun en belirgin özelliği, kişinin bu davranışları istemeden yapması ve kontrol etmekte zorlanmasıdır. Çoğu zaman birey, bu düşünceleri mantıklı bulmaz ancak zihninden atamaz. Kompulsif davranışlar kısa vadede rahatlama sağlasa da uzun vadede kısır döngü oluşturur ve takıntıları pekiştirir. Obsesif Kompulsif Bozukluk başlangıç yaşı açısından çocukluk (özellikle 6-11 yaş) ve ergenlik ya da genç erişkinlik dönemlerinde olmak üzere iki pik yapar.

Obsesif Kompulsif Bozukluğun Belirtileri Nelerdir?

Obsesif Kompulsif Bozukluk, çocuklarda ve gençlerde hem zihinsel hem de davranışsal düzeyde çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler genellikle obsesyonlar (takıntılı düşünceler) ve kompulsiyonlar (tekrarlayıcı davranışlar) olarak ikiye ayrılır. Her bireyde hem obsesyon hem de kompulsiyon bulunmak zorunda değildir. Bazen bu belirtiler tek tek görülebilir. Belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterir; bazılarında yalnızca düşünce düzeyinde belirtiler gözlenirken diğerlerinde yalnızca davranışsal boyutta belirtiler gözlemlenebilir.

Obsesyon belirtileri, kişinin zihnine istemsiz şekilde giren ve yoğun rahatsızlık yaratan düşünceleri içerir. Örnek olarak:

  • Sürekli ellerin kirli olduğunu düşünme
  • Eşyaların mükemmel düzende olması gerektiğine dair takıntılı düşünceler
  • Zararlı bir şey yapma korkusu (birine zarar verme, yanlış bir şey söyleme)
  • Dini, ahlaki ya da cinsel içerikli takıntılar
  • Sürekli kötü bir şey olacak düşüncesi

Kompulsiyon belirtileri ise bu düşüncelerle baş etmek amacıyla yapılan davranışlardır. En sık rastlananlar şunlardır:

  • Sürekli el yıkama, duş alma
  • Kapı, ocak, priz gibi şeyleri defalarca kontrol etme
  • Belirli kelimeleri sessizce tekrar etme
  • Simetrik şekilde düzenleme ya da dokunma davranışları
  • Tekrar tekrar sayma ya da dua etme

Bu davranışlar genellikle belirli bir ritüel şeklinde gelişir ve birey bu davranışları yapmadığında yoğun kaygı hisseder. OKB’nin en zorlayıcı yönlerinden biri, çoğu zaman bireyin yaptığı davranışların anlamsız olduğunu bilmesine rağmen bunları engelleyememesidir. Bu durum zamanla işlevselliği azaltır, ilişkileri bozar ve depresif belirtilere yol açabilir.

obsesif-kompulsif-bozukluk-nedir

Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedenleri Nelerdir?

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkan bir durum değildir. Genetik, immünolojik, psikososyal ve çevresel birçok faktörün bir araya gelmesiyle gelişir. OKB’nin oluşumunda özellikle beynin bazı bölgelerindeki kimyasal ve yapısal dengesizliklerin önemli rol oynadığı düşünülmektedir.

Beyindeki serotonin, dopamin ve glutamat gibi nörotransmitterlerin işlevleri ile ilgili çeşitli bozukluklar, OKB ile ilişkilendirilen biyolojik etkenlerdendir. Özellikle serotonin, duygu durumunu, düşünce kontrolünü ve kaygı düzeyini düzenleyen önemli bir kimyasaldır. Serotonin ile ilgili iletim yollarında yaşanan aksaklıklar, obsesyon ve kompulsiyonların kontrol edilmesini zorlaştırabilir.

Genetik yatkınlık da önemli bir faktördür. Aile bireylerinde OKB öyküsü olan kişilerde bu bozukluğun görülme riski daha yüksektir. Ancak bu durum, her aile bireyinde mutlaka gelişeceği anlamına gelmez; çevresel etkiler ve bireysel farklılıklar da belirleyici olur.

Psikososyal açıdan, çocukluk döneminde yaşanan aşırı kontrol, katı ebeveyn tutumları, yoğun suçluluk duyguları ya da travmatik deneyimler, OKB gelişimine zemin hazırlayabilir. Çevresel tetikleyiciler arasında ani kayıplar, stresli yaşam olayları, ciddi hastalıklar ya da ilişki problemleri sayılabilir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir?

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), bireyin istem dışı ortaya çıkan, yoğun kaygı yaratan düşünceler (obsesyonlar) ve bu kaygıyı azaltmak amacıyla geliştirilen tekrar eden davranışlarla (kompulsiyonlar) karakterize edilir. Zihinsel takıntılar ve bu takıntılara karşı geliştirilen ritüeller zamanla yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. Ancak, yapılandırılmış psikoterapi yaklaşımları sayesinde bu döngü etkili biçimde yönetilebilir.

OKB tedavisinde en yaygın ve bilimsel olarak en çok desteklenen yöntem Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’dir. Bu terapide öncelikle bireyin obsesyonlarını ve bu düşünceler karşısında gösterdiği kompulsif davranışları fark etmesi sağlanır. Ardından bu düşünceleri sorgulama ve farklı bir bakış açısı geliştirme süreci başlar. BDT’nin en etkili bileşenlerinden biri olan Maruz Bırakma ve Tepkiyi Önleme (ERP), bireyin kaçındığı düşünce ya da durumla güvenli bir ortamda yüzleşmesini sağlar. Bu süreçte birey, kaygı verici düşünceyle karşı karşıya kalır ancak kompulsif davranışı erteler veya yapmaz. Zamanla kaygı azalır ve düşünce üzerindeki etkisini kaybeder.

Farmakoterapi OKB tedavisinde en önemli tedavi seçeneklerinden biridir. Antidepresanlar, atipik antipsikotikler gibi farklı ilaç gruplarının tedavide etkin olduğu kanıtlanmıştır. Çocuk ve genç psikiyatristleri hastaları ayrıntılı olarak değerlendirdikten sonra gerekli olan olgularda uygun görülen sürelerde ilaç tedavisini tedavide kullanabilirler. Uygun süre ve dozda bir uzman eşliğinde kullanılan ilaç tedavisi tedavinin önemli bir bileşenini oluşturur.

Terapi süreci aynı zamanda bireyin içsel kaynaklarını güçlendirmeye, benlik saygısını artırmaya ve baş etme stratejileri geliştirmeye yöneliktir. Destekleyici psikoterapiyle birlikte yürütülen tedavi, bireyin sadece semptom düzeyinde değil, bütünsel olarak güçlenmesini sağlar. Süreç düzenli ilerlediğinde, OKB belirtilerinde gözle görülür azalma sağlanabilir ve birey daha özgür, esnek ve dengeli bir yaşam sürdürebilir.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

beslenme-ve-yeme-bozukluklari
Ergenlerde Yeme Bozuklukları

Yeme bozuklukları, bireyin yeme davranışlarında ciddi bozulmalarla seyreden, fiziksel…

Devamını Oku
sinav-kaygisi
Sınav Kaygısı

Sınav kaygısı, bireyin sınav öncesinde ya da sınav sırasında yaşadığı yoğun endişe, k…

Devamını Oku
uyku-bozukluklari
Uyku Bozuklukları

Uyku çocukların fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimi için hayati öneme sahiptir. U…

Devamını Oku