Boşanma, aile sistemi içinde yalnızca anne-baba ilişkisini değil; çocukların duygusal, sosyal ve bilişsel gelişim süreçlerini de etkileyen önemli bir yaşam olayıdır. Çocukların bu süreci nasıl deneyimlediği, gelişim dönemlerine, kişilik özelliklerine ve ebeveynlerin ayrılığı nasıl yönettiklerine bağlı olarak farklılık gösterir.
Boşanma sürecinde psikiyatrik destek almak, ebeveynlere ve çocuklara bilimsel temelli destek sunarak olası ruhsal sorunların önlenmesi ve mevcut duygusal zorlukların sağlıklı şekilde yönetilmesine yardımcı olur. Bu süreçte bir çocuk ve ergen psikiyatristinin rehberliği, çocuğun/ gencin ruh sağlığının korunması için önlem alınması, olası kaygı bozuklukları, depresif belirtiler ya da davranış sorunlarının erken dönemde fark edilmesi ve gerekli müdahalelerin planlanması açısından kritik öneme sahiptir.
İçindekiler
Boşanmanın Bebekler Üzerindeki Etkileri
Bebeklerin boşanmanın anlamını tam olarak kavrayamadığı düşünülse de anne-baba arasındaki gerginliği ve duygusal atmosferi yoğun biçimde hissederler. Bu dönemde en çok etkilenen alan, bağlanma ilişkisidir. Ebeveynler arasındaki çatışmalar ve ayrılık, bebekte huzursuzluk, uyku düzensizlikleri, iştah değişiklikleri ve artmış ağlama davranışlarıyla kendini gösterebilir.
Güvenli bağlanmayı korumak için, bebeğin rutin bakımının tutarlı bir şekilde sürdürülmesi, ebeveynlerin eş ilişkisindeki çatışmaları bebekten olabildiğince uzak tutmaları ve bakım veren kişiler arasında istikrarlı iletişim sağlanması son derece önemlidir.
Çocuklarda Boşanmanın Duygusal ve Davranışsal Etkileri
Çocukluk döneminde boşanma, özellikle güven ve aidiyet duygusu üzerinde belirgin etki yaratır. Çocuklar çoğu zaman ebeveynlerin ayrılığını kendi hatalarıyla ilişkilendirme eğiliminde olabilir. Bu yanlış bilişsel atıf, suçluluk duygusuna, kaygıya ve öfke davranışlarına yol açabilir. Boşanma sonrası çocuklarda görülen bazı belirtiler aşağıda sıralanmıştır;
- Uyku ve iştah düzeninde bozulmalar
- Okul başarısında gerileme
- Arkadaş ilişkilerinde çatışmalar
- Somatik yakınmalar (karın ağrısı, baş ağrısı gibi)
- Duygusal dalgalanmalar ve regresif davranışlar
Bu belirtiler bazı çocuklarda geçici olabilirken, bir kısmında anksiyete bozuklukları, depresif tablolar ya da davranım sorunları gelişme riski bulunmaktadır.
Gençlerde Boşanmanın Yansımaları
Ergenlik, kimlik gelişiminin ve bağımsızlık arayışının yoğun olduğu bir dönemdir. Bu nedenle boşanma süreci ergenlerde daha kompleks ve çatışmalı tepkiler ortaya çıkarabilir. Ergenlerde gözlenebilecek başlıca yansımalar:
- Ebeveynlere karşı yoğun öfke ve suçlama eğilimi
- Taraf tutmak zorunda hissetme
- Sosyal çevreye yönelme, aileden uzaklaşma
- Riskli davranışlara (madde kullanımı, okul devamsızlığı, riskli arkadaşlıklar) yönelme
- Geleceğe dair umutsuzluk düşünceleri
Bu tabloların, ergenin depresif bozukluklar, kaygı bozuklukları veya davranım sorunları geliştirmesiyle sonuçlanabileceği unutulmamalıdır. Ergenin duygusal ihtiyaçlarının doğru tanınması, ebeveynlerle sağlıklı iletişim yöntemleri üzerinde çalışılması ve riskli davranışların erken dönemde fark edilmesi bu sürecin temel hedeflerindendir.
Boşanma Sürecinde Çocuğun Ruh Sağlığını Korumak
Çocukların bu süreçte en çok ihtiyaç duyduğu şey, her iki ebeveynin de sevgisini ve desteğini sürdüreceği mesajını net bir şekilde almasıdır. Bilimsel çalışmalar, ebeveynler arası çatışmanın çocukların psikiyatrik bozukluk geliştirme riskini boşanma olgusunun kendisinden daha fazla artırdığını göstermektedir. Bu nedenle:
- Ayrılık kararı çocuğa gelişim düzeyine uygun bir şekilde açıklanmalıdır.
- Çocuğa boşanmanın onun suçu olmadığı açıkça ifade edilmelidir.
- Günlük yaşam rutini olabildiğince korunmalı, ani değişikliklerden kaçınılmalıdır.
- Çocuk ebeveynler arası iletişimde bir aracı haline getirilmemelidir.
- Diğer ebeveyn hakkında olumsuz ifadelerden uzak durulmalıdır.
- Çocuğun duygularını ifade etmesine alan açılmalı, kaygı ve üzüntüleri küçümsenmemelidir.
Boşanma Süreci Danışmanlığında Çocuk ve Ergenlere Yaklaşım
Boşanma sürecinde çocukların ve ergenlerin ruhsal uyumlarını korumak, psikiyatrik bozuklukların gelişmesini önlemek ve ortaya çıkan semptomları sağlıklı şekilde yönetmek multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu süreçte uygulanacak yöntemler, çocuğun yaşına, gelişim düzeyine ve ruhsal belirtilerine göre bireyselleştirilir.
İlk basamak genellikle psikoeğitimdir. Hem ebeveynlere hem de çocuğa yönelik gerçekleştirilen bu süreçte, ebeveynlere boşanmanın çocuk ruh sağlığı üzerindeki olası etkileri, sağlıklı iletişim yöntemleri ve çatışmadan kaçınmanın önemi anlatılır.
Aile temelli müdahaleler, anne-baba arasındaki çatışmaların çocuğa yansımasını azaltmaya odaklanır. Bu süreçte aile görüşmeleri yapılabilir ve ortak ebeveynlik ilkeleri üzerinde çalışılır. Gerekli durumlarda çocuğun yakınmalarına yönelik oyun terapisi, destekleyici psikoterapi ya da bilişsel davranışçı terapi tedaviye eklenebilir.
Her çocuk boşanma sonrası ilaç desteğine ihtiyaç duymaz. Ancak boşanma süreci sonrasında majör depresif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu gibi klinik tablolar geliştiğinde, farmakolojik tedavi psikoterapi ile birlikte planlanabilir.
Bu dönemde ebeveyn danışmanlığı da önemli bir yere sahiptir. Çocuğun ruhsal iyilik halinin sürdürülebilmesi için ebeveynlerle düzenli görüşmeler yapılır. Görüşmelerde çocukla iletişimde dikkat edilmesi gereken noktalar, duygusal ihtiyaçların nasıl karşılanacağı ve ortak ebeveynlik stratejileri üzerinde durulur. Boşanma süreci çocuk ve gençler için her ne kadar zorlayıcı olsa da doğru yönetim ve profesyonel destek ile en sağlıklı şekilde atlatılması mümkündür.